İstiklal Marşımızın kabulünün yıldönümü MAKÜ'de düzenlenen bir programla kutlandı. Vali Süleyman Tapsız, Belediye Başkanı Sebahattin Akkaya ve Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Saatcı tarafından düzenlenen MAKÜ Konferans Salonu'ndaki programda ilk konuşmayı yapan Cumhuriyet Anadolu Lisesi Tarih Öğretmeni Esengül Kılınç, Mehmet Akif Ersoy'un yaşam öyküsünü aktardı.
Anma programında konuşan Vali Süleyman Tapsız, İstuklal Marşımızın milli mücadelemizi verdiğimiz, varolma, yok olma savaşının tam ortasında yazıldığına dikkat çekerek, şartların ülke aleyhine geliştiği ortamda, Mustafa Kemal Paşanın milleti Kuva-i Milliye halinde örgütleyip dünya tarihinin ender gördüğü destansı bir mücadeleyi, ya istiklal ya ölüm ilkesiyle başlatıp Türkün tarihten silinemeyeceğini dünya aleme gösterdiğini vurgulayarak; "pek çok kişinin ümitsiz olduğu bir ortamda Mehmet Akif çıktı ve milletini "korkma!" diye uyardı, ümit telkin etti ve zafere giden yolda motive etti. İstiklal Marşımız, bizim hem milli hem de dini değerlerimizi koruma, yaşatma ve geliştirerek devam ettirme azim ve kararlılığımızı yansıtır. İstiklalimiz, vatanımız, hürriyetimiz, dinimiz, bayrağımız ve tarihsel yolculuğumuz bu kutsallarımızın geliştirilerek korunmasına bağlıdır. İstiklal Marşımız, işte bunun teminatıdır." deyip, "Gençler! Var mısınız takipçisi olmaya? Anlamaya, yüreğinde yer almaya, Akifçe yaşamaya, Akif olmaya. Emaneti taşımaya, inancının bayrağını yükseltmeye va mısınız? Asım'ın nesli olmaya, yeri bir Çanakkale ruhuyla kendine gelmeye, özüne dönmeye var mısınız?" sözleriyle de gençlere çağrı yaptı.
Kutlama programında izleyicilere seslenen Belediye Başkanı Sebahattin Akkaya'da, İstiklal Marşımızın, milli mücadelemizin ve bağımsızlığımızın imbikten geçirilmiş hali olduğuna vurgu yaparak; "Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde başlayan İstiklâl Savaşımızda en içten ağlayan, haykıran, yüreği titreyen Mehmet Akif'in hiç ümidini kaybetmemesinin belgesidir İstiklâl Marşı. İstiklal Marşı'nın sözlerinin bir kısmını okuyan Başkan Akkaya; "Akif gibi "Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırtmasın" diyerek "Akif'i rahmet ve şükranla anıyoruz."dedi.
MAKÜ Konferans Salonundaki programda Rektör Prof. Dr. Mustafa Saatcı'da yaptığı konuşmada, Mehmet Akif Ersoy'un vatanseverliğine vurgu yapıp, İstiklal Marşı'nın dizelerini okuyarak; "Mehmet Akif, milletimizin ateşten gömlek giydiği zamanlarda onun tercümanıdır. Şiirleri ile cephe acısını anlattı. Ancak bununla yetinmedi, bir de toplum hayal etti. Fikriyatında idealize ettiği nesli Asım'ın nesli ismiyle andı. Akif'in ismini taşımaktan onur duyan üniversitemiz, "Asımca" bir sorumluluğu omuzlarında taşımanın bilinciyle çalışmalarını sürdürüyor. Akif'i süreklilik arz eden bir şekilde, anlamaya ve anlatmaya gayret ediyoruz.
Akif'in özlediği ideal neslin temsilcileri olduklarına yürekten inandığımız gençlerimize, birer Asım olarak Akif'i nasıl bilirsiniz? diye sorduk. Bizi yüreklendiren, gururlandıran cevaplar verdiler. Biz de bu gençlerimizden Burdur'un Asımını seçtik. Yılın Asımlarına üniversitemizin "Yılın Asımı Beratı" tanzim ederek verdik. Burdur Asımları elbette tüm emsallerini ve Türk gençliğini temsil etmenin sorumluluğunu taşıyorlar. Üniversitemiz onlarla gurur duyuyor.Türkiye'de ilk örnek olacağına inandığımız büyük bir proje üzerinde çalışıyoruz: Üniversite olarak Akif'in hatırasına sahip çıkmak adına 2012 yılında tüm Türkiye çapında lise ve dengi okullar arasında büyük bir yarışma düzenleyeceğiz. 81 ilimiz arasında Türkiye'nin Asımını seçerek, "Yılın Asımı" beratıyla mükâfatlandıracağız.
Akif'i panelimize davet ettiğimiz misafirlerimiz anlatacak. Biz son sözü Akif'e söylettirelim: "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın". dedi.
Programda İstiklal Marşı'nın kabülü konulu bir tarih dersi adlı tiyatro oyunu sergilendi. Oyuncuların günün ve önemine uygun bir performansla aktardıkları sahneler seyirciler tarafından alkışla ödüllündirildi. Daha sonra İstiklal Marşı ve Kurtuluş Savaşı oratoryosu sahnede kalabalık bir koro tarafından seslendirildi. Orotoryo bitiminde izleyiciler, coşkulu alkışlarla heyecanlarını ve duygularını ortaya koydular. Son olarakta programda İstiklal Marşı'nın koro v esolo olarak canlandırılması gerçekleştirildi. Solo olarak okunan İstiklal Marşı dizeleri, koro tarafından yüksek bir sesle tekrarlandı. Programın son bölümünde 'Bağımsızlığın Sembolü' konulu kompozisyon yarışmasında dereceye giren öğrencilerle resim ve şiir dalında dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi. Resim dalında ödülleri Bengisu Moğol, Gamze Nur Üzümcü, Ali Özkan, şiir dalında İmren Karaçam, İlknur Arslan, Özge Nur Şakır, kompozisyon dalında Burak Bahadır Akın, Zeynep Bayındır, Kamile Kirit aldılar.
Vali Süleyman Tapsız'ın İstiklal Marşının kabülü yıldönümü anma etkinliği konuşması; Bugün, milletçe aynı duygu ve gönül birliği içinde İstiklal Marşımızın kabulünün 91. yıl dönümünü kutlamanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Büyük bir azim, inanç ve fedakârlıkla kazanılan istiklal mücadelemizi, muhteşem mısralarıyla ebedileştiren Mehmet Akif Ersoy, fikir ve edebiyat dünyamızın en güçlü kalemlerinden biridir,
En zor şartların, çözülmenin ve umutsuzluğun hâkim olduğu bir dönemde Millî Mücadele ruhunun canlanmasına ömrünü adamıştır.
Fedakâr bir dava adamı, ateşli bir hatip olan milli şairimiz Mehmet Akif, her zaman duygu, düşünce ve eylemleriyle ön saflarda yer almış gerçek bir aydındır.
İstiklal meşalesinin Anadolu sathına yayılmasında güçlü şiiriyle, etkili hitabetiyle, inanmış kişiliğiyle önemli bir rol oynamıştır.
Mehmet Akif Ersoy, Osmanlı İmparatorluğu çökerken yetişen, entelektüel, ahlak abidesi, devlet adamlığı ve hizmet vasıflarıyla temayüz etmiş nadide bir şahsiyetti.
Mehmet Akif Ersoy yaşadığı dönemin tüm olumsuzluklarına, çaresizliklerine ve kaos ortamına rağmen, ideallerinden insanlığından ve Müslümanlığından vazgeçmeyen ümit var olan, ümit aşılayan, başkalarının acılarına ağıtlar yakan, çare olan ve olmaya çalışan dev bir kişilikti.
Mehmed Akif Ersoy'u tanımak tanıtmak için baktığımızda;
Milli marşımızın şairi, İslam şairi, Milli şair,
Mütercim, Hafız, Türk dilinin usta şairi, Hatip, Güreşçi,
Özellikle ney ile meşgul olan musikişinas, Başarılı bir yüzücü, Camideki şair,
Uzun mesafe yürüyücüsü, Aruzu Türkçe'ye uyarlayan şair,
Üniversitelerde öğretim üyesi,
Birinci Büyük Millet Meclisi'nde Burdur Mebusu,
Büyük fikir adamı, Ve söyleyip yazdıklarını yaşayan örnek bir insan'dır diyebiliriz...
Ama bunca tanıtım, bunca ifade bile, O'nu layıkıyla tanımamız için yetersiz kalabilir.
Türk Milletinin tam bağımsız ve bağlantısız bir millet ve devlet olarak var olma iradesinin toplumsal bir sözleşme (milli mutabakat) metni olan İstiklal Marşımız, Milli Mücadelemizi verdiğimiz var olma yok olma savaşının tam ortasında yazıldı.
1911'de Trablusgarb, 1912'de Balkan, 1914'te Birinci Dünya Savaşı'na girdik. Bütün bu savaşlarda yorgun düştük. Taş üstünde taş, omuz üstünde baş kalmadı.
30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi sonucunda ülkemiz, fiilen İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan, Amerika gibi emperyalist Batılı Haçlı sürüleri tarafından işgal edildi.
Bütün şartların aleyhimize geliştiği bu vasatta Mustafa Kemal Paşa çıktı, istiklal mücadelesine hazır ve teşne gördüğü Türk Milletinin önüne düştü, sıfırdan bir milleti Kuva-yı Milliye halinde örgütleyerek dünya tarihinin ender gördüğü büyük destansı bir mücadeleyi başlattı. "Ya istiklal ya ölüm!" ilkesiyle Türk'ün Haçlı emperyalist sürülerine boyun eğmeyeceğini, tarihten silinemeyeceğini, asaletli Türk duruşunun ne olduğunu dünya aleme gösterdi.
Bu kutsal mücadeleye Türk'ün asil ve korkusuz evlatlarından biri olan Mehmet Akif de destek verdi. "Halkın bizim tarafımızdan aydınlatılmaya ihtiyacı varmış, kalkın gidiyoruz, burada durmak zamanı değil", diyerek arkadaşlarını da alıp İstanbul'dan ayrılarak Anadolu mücadelesine fiilen katıldı. Anadolu'yu Burdur başta olmak üzere, karış karış dolaşarak vaazlarıyla, konuşmalarıyla, Türk'ü istiklaline sahip çıkması konusunda uyardı, Kuva-yı Milliye saflarında ölümüne savaşa davet etti.
İşte böylesine olumsuz bir zeminde, en zor şartlarda ve pek çok kişinin ümitsiz olduğu bir ortamda Mehmet Akif çıktı ve milletini "korkma!" diye uyardı, ümit telkin etti ve zafere giden yolda motive etti.
İstiklal Marşımız, bizim hem milli hem de dini değerlerimizi koruma, yaşatma ve geliştirerek devam ettirme azim ve kararlılığımızı yansıtır.
İstiklalimiz, vatanımız, hürriyetimiz, dinimiz, bayrağımız ve tarihsel yolculuğumuz bu kutsallarımızın geliştirilerek korunmasına bağlıdır.
İstiklal Marşımız, işte bunun teminatıdır.
12 Mart 1921'de Türk'ün milli iradesinin temsil edildiği yer olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde çok büyük bir heyecanla ve mutabakatla kabul edilen İstiklal Marşımız, o zamandan beri Türk'ün özgürlük manifestosu olarak milletçe hep bir ağızdan okunmaktadır.
Bugün Türk Milletinin topluca, hep bir ağızdan ve yüksek sesle okuduğu iki önemli metin vardır:
Birisi, dini kimliğimizin simgesi olan, Itri'nin bestelediği ve bayram namazlarında okuduğumuz bayram tekbiri, diğeri de bütün resmi toplantılarda hep bir ağızdan okuduğumuz ve milli kimliğimizin vesikası olan İstiklal Marşı'dır.
Dolayısıyla biz, hem Müslüman hem Türk'üz. Türk-İslam medeniyetinin çocukları olan Türk Milleti, bu iki temel değerinden asla vazgeçmeyecektir. Biz, millet olarak tarihsel yolculuğumuzu Müslüman Türk kalarak devam ettirecektir.
Gençler, geleceğimizdir... İnanıyorum ki aydınlık yürekli gençlerle geleceğimiz daha güzel olacak.
Gençler, ancak güzel gönüllü örneklerle güzelleşir. Güzel gönüllü örnek deyince, Mehmed Akif'i anmamak mümkün mü?
Onun merkezinde yer almadığı eğitim, gerçekten çok eksiktir. Ondan nasiplenmemiş gençlik, noksandır. Onu bilmeyenler, yakın tarihimizi de tam bilemezler.
Zira Mehmed Akif demek, adam gibi adam olmak demek. Yaşanmaya değer, şerefli bir ömre talip olmak demek. Kimlikli, kişilikli bir duruş için, işimizi çok kolaylaştırır onu bilmek.
Zira Mehmed Akif, hala yol gösteriyor. Çirkinleşen dünya, Akif güzelliğine hasret.
Gençler! Var mısınız takipçisi olmaya? Anlamaya, yüreğinde yer almay... Akifçe yaşamaya, Akif olmaya... Emaneti taşımaya, inancının bayrağını yükseltmeye var mısınız?
Asım'ın nesli olmaya, yeri bir Çanakkale ruhuyla kendine gelmeye, özüne dönmeye var mısınız?
Değerli Konuklar,
Mehmet Akif Ersoy'un mücadelesini, hayat felsefesini, ahlakını diğergâmlık özelliğini, şiirlerini, İslam'ı anlama, idrak etme ve yaşama yaklaşımını tüm insanımıza özellikle de gençliğimize takdim etmemiz gerekmektedir.
Burdur başta olmak üzere, ülkemizin her yerinde mutlaka Mehmet Akif Ersoy'u hatırlatan eserlere ihtiyacımız var. İstiklal Marşımızın Kabulünün 91. Yıldönümünde, Mehmet Akif Ersoy meşrepli, şahsiyetli, ahlaklı, bilgili, fedakar, yaşama azminden çok yaşatma aşkına gönül veren yeni nesillerin oluşmasını temenni ediyorum.
Mehmet Akif Ersoy, yazdığı ölümsüz eser İstiklal Marşı ile sonsuza kadar büyük Türk Milleti'nin gönlünün en mutena yerinde yaşatılacaktır.
Bu düşüncelerle, İstiklal Marşımızın Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabulünün 91. yıl dönümünü kutluyor, Vatan sevgisi ve bağımsızlık aşkıyla kaleme aldığı İstiklal Marşı'nı bizlere, milletimize hediye eden Mehmet Akif Ersoy'u ve bütün İstiklal kahramanlarımızı rahmet ve şükranla anıyoruz.
Belediye Başkanı Sebahattin Akkaya'nın İstiklal Marşının kabülü programında yaptığı konuşmanın metni şöyle; İstiklâl Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un 'Kahraman Ordumuza' ithaf ederek Safahat'ına almadığı İstiklâl Marşımız 91 yaşında.
Milletin yeniden doğuşunun şanlı destanının, vatan-millet sevgisinin, Milli Mücadelemizin ve bağımsızlığımızın imbikten geçirilmiş halidir İstiklâl Marşı.
Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde başlayan İstiklâl Savaşımızda en içten ağlayan, haykıran, yüreği titreyen Mehmet Akif'in hiç ümidini kaybetmemesinin belgesidir İstiklâl Marşı.
Milli mücadele sürerken, ordumuzun gösterdiği emsalsiz kahramanlıklar ve milletin her geçen gün kendini toplaması karşısında çok ümitliydi Akif. Savaştan zaferle çıkacağımıza baştan beri inanmıştı. Bir gün Sebilürreşad Dergisinin idarehanesinde bir sohbet esnasında orada bulunanlardan birinin "Milli Mücadele hareketi bir İttihatçılık eseridir." deyince çok sinirlenmiş, "Hayır; artık buna da İttihatçılık denemez. Bu memleket meselesidir. Buna herkes elbirliği ile sarılmalıdır." der.
Büyük şair, milli duyguları anlatırken halkı birlik ve beraberliğe çağırdı. "Çanakkale Şehitleri" şiiri ile Türk halkının gönlünde taht kurmuş olan büyük şair İstiklal Marşı ile doruğa ulaştı.
"Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna Ya Râb, ne güneşler batıyor."
diyerek vatan uğruna şehit düşen güneş gibi gençleri ebedileştirdi. Bülbül şiirinde:
"Eşin var, aşiyanın var, baharın var ki beklerdin;
Kıyametler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin?
O zümrüt tahta kondun, bir semavi saltanat kurdun;
Cihan yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun." diyerek, işgal altındaki Türk yurdunun acılarını anlattı. Bülbül'e, yani Türk halkına vatanın çiğnenmesinden duyduğu üzüntüyü anlattı. Mehmet Akif,
"Asım'ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek
İşte çiğnetmedi nâmusunu çiğnetmeyecek."
dizeleriyle gençlere sonsuz güvendiğini ortaya koydu.
Büyük şair İstiklal Marşı'nda:
"Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakka tapan milletin istiklal!"
diyerek bağımsızlığın Türk milletinin hakkı olduğunu ve bayrağın bağımsızlık sembolü olduğunu vurguladı. Akif gibi "Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırtmasın" diyerek Akif'i rahmet ve şükranla anıyoruz.
Rektör Prof. Dr. Mustafa SAATCI'nın İstiklâl Marşı'nın T.B.M.M. Tarafından "Millî marş" Olarak Kabulünün 91. Yıldönümü Kutlama Programı Açılış Konuşması
Üniversitemiz için Mehmet Akif Ersoy, yerleşkemiz için ise İstiklal ismini taşımanın gururunu yaşıyoruz. Bu gurur bizi yapacağımız her işte en iyi olmaya yönelten en büyük faktördür. Hiç şüphe yok ki Mehmet Akif Ersoy milletimizin yetiştirdiği en büyük değerlerdendir. İstiklâl Marşı'mızın şairidir. Şiiri ile iki asrı birbirine bağlamıştır. Türk milletinin 19. Asrını 20. asra bağlayan zor günlere tüm varlığıyla şahitlik etmiş, şahadetini şiiri ile haykırmıştır. Akif, yaklaşık 20 milyon kilometre karelik bir imparatorluğun adeta lime lime edilerek milletimizin Asya steplerine sürgün edilmesinin Batı Dünyasında en büyük ulusal ülkü sayıldığı günlerin şahidi olarak şiirini söylemiş, milletimizin dili olmuştur. Akif'in şahitliği önemlidir. Şiire yüklediği sözü hakikatin ifadesidir:
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
"Medeniyyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?
Atalarımızı asırlarca adalet dağıttığımız topraklardan söküp atmaya azmetmiş sözde uygar devletlerin, Türk Yurtları'nda ve Müslüman toplumlarda "Medeniyet" adına nasıl insan kanı akıttıklarına, nasıl bir milleti ve medeniyeti merhametsizce yok etmeye çalıştıklarına şahitlik etmiştir Akif.
Ve sözü şiire vurduğu demlerde, hafızalardan henüz meşhur İngiliz şair Lord Byron'un "Sözde Medeniyet!" naraları silinmemişti. Akif, insanca bir dünyada yaşama hakkını mahcup mısralara dökerken, Batı medeniyeti, kadim ataları saydığı "Yunan" köklerini bulup ocaklarına yüz sürmek için Türk milletine lanet makamında şiirler yazıyordu.
Geldiler, top, tüfek, bomba yağdırdılar. Bugün sayısını milyonla ifade ettiğimiz masum insanımızı hayasızca yok etmek istediler. Soydaşımız ünlü yazar Cengiz Aytmatov'un sözüyle "Günün Asra Bedel Olduğu" zor zamanların şairi olarak Akif milletine ümit vermekten geri durmadı. Yol gösterdi, umut dağıttı. Çünkü Akif tam manası ile müslümandı. Öyle düşündü. Öyle yaşadı. Sözü de öylece söyledi. Mazlumlara yıllar yılı direniş ve umut aşılayacak dörtlüğü de yine Akifce söylendi.
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Mehmet Akif, milletimizin ateşten gömlek giydiği zamanlarda onun tercümanıdır. Şiirleri ile cephe acısını anlattı. Ancak bununla yetinmedi, bir de toplum hayal etti. Fikriyatında idealize ettiği nesli Asım'ın nesli ismiyle andı. Akif'in ismini taşımaktan onur duyan üniversitemiz, "Asımca" bir sorumluluğu omuzlarında taşımanın bilinciyle çalışmalarını sürdürüyor. Akif'i süreklilik arz eden bir şekilde, anlamaya ve anlatmaya gayret ediyoruz.
Akif'in özlediği ideal neslin temsilcileri olduklarına yürekten inandığımız gençlerimize, birer Asım olarak Akif'i nasıl bilirsiniz? diye sorduk. Bizi yüreklendiren, gururlandıran cevaplar verdiler. Biz de bu gençlerimizden Burdur'un Asımını seçtik. Yılın Asımlarına üniversitemizin "Yılın Asımı Beratı" tanzim ederek verdik. Burdur Asımları elbette tüm emsallerini ve Türk gençliğini temsil etmenin sorumluluğunu taşıyorlar. Üniversitemiz onlarla gurur duyuyor.
Türkiye'de ilk örnek olacağına inandığımız büyük bir proje üzerinde çalışıyoruz: Üniversite olarak Akif'in hatırasına sahip çıkmak adına 2012 yılında tüm Türkiye çapında lise ve dengi okullar arasında büyük bir yarışma düzenleyeceğiz. 81 ilimiz arasında Türkiye'nin Asımını seçerek, "Yılın Asımı" beratıyla mükâfatlandıracağız.
Akif'i panelimize davet ettiğimiz misafirlerimiz anlatacak. Biz son sözü Akif'e söylettirelim:
"Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın".
Haber: Hacer Zeren-Hasan Türkel
Yorum yazarak Burdur Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Burdur Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Burdur Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Burdur Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Burdur Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Burdur Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Burdur Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Burdur Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.